AnasayfaArtvin'den HaberlerARTVİN KYK AKADEMİ BULUŞMALARI’NDA PROF. DR. KARAGÖL AĞIRLANDI

ARTVİN KYK AKADEMİ BULUŞMALARI’NDA PROF. DR. KARAGÖL AĞIRLANDI

ARTVİN KYK AKADEMİ BULUŞMALARI’NDA PROF. DR. KARAGÖL AĞIRLANDI

1-1

 

Karagöl: “Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının sona ermesi iktisadi refahı da beraberinde getirecek”

ARTVİN-Artvin Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) İl Müdürlüğü tarafından “KYK Akademi Buluşmaları” kapsamında Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl’ün Yerli Zihin Milli Sanayi konusuyla konferans gerçekleştirildi.

Nihat Gökyiğit Kongre ve Kültür Merkezin de yapılan programa Artvin Vali Yardımcısı Ertuğrul Örnek, Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman, bazı kurum amirleri, vatandaşlar ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl “Yerli Zihin Milli Sanayi” konusunda yaklaşık bir saatlik konuşma yaparak ülkemizin ekonomisi ve sanayileşmesi hakkında görüşlerini aktardı.

Programın ev sahipliğini yapan Artvin Kredi Yurtlar Kurumu İl Müdürü Taner Yıldırım yaptığı konuşmada öncelikle kurumun Artvin’deki yurt kapasitesinin artışına ilişkin bilgi verdi. Yıldırım konuşmasında; “ Bünyesinde 5500 bin öğrenciyi barından kok her geçen yıl yatak kapasitesini arttırmaktadır. İlimizde geçen yıl 2010 yatak kapasitesi bu yıl yaklaşık yüzde 30 artarak 2650 sayısına ulaşmıştır.  Bu artışın önemli bir kaynağı kanun hükmünde kararnamelerin kapsamında hazineye geçen yurtlar oluşturmaktadır.  Bu yurtların kurumumuza kazandırılmasında desteklerini esirgemeyen sayın vali ve kaymakamlarımıza, hızlı bir şeklide öğrenci hizmetlerinin hazırlanmasında özverili bir şekilde çalışan kurum çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.

Kredi yurtlar kurumu olarak gençlerimize sadece barınma imkanları sağlamıyor aynı zamanda gençlerimize eğitsek sosyal kültürel de faaliyetler sürdürmekteyiz.

Bu topraklarda kendine ait bir toplumsal hayat mevcutsa muhakkak ki onun arka planında onu destekleyen bir zihinsel atmosferde olmalıdır. Ve her zihinsel atmosferin kendine has özellikleri hikâyeleri mevcuttur. Bu hikayeler yeni bir varoluşu yansıtırlar.  Bu toprakların kendine has, bir tane hikayesi diğer bir deyişle evrensel insanlık kültürüne ilave edeceği kendi sesi. Kendi hikayeniz her şeyden önce kendinize bakarken cesur olmanızı gerektirir. KYK olarak bizlerin her zaman yanında olan sayın valimize ve sayın rektörümüze desteklerinden ötürü her zaman müteşekkiriz. ”  diye konuştu.

Erdal Tanas Karagöl, tanıtıldı

Programda Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl’ün kısa özgeçmişi okunarak devam edildi. Yapılan anlatımda Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, 1971 yılında Erzurum’un Çat ilçesinde doğdu. Orta ve Lise öğrenimini Çat Lisesi’nde, Lisans eğitimini 1992 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde dereceyle bitirerek tamamladı. 1994 yılında devlet bursu kazanarak gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde Connecticut Üniversitesi’nden Ekonomi dalında Yüksek Lisans derecesini aldı. Doktora eğitimini 2002 yılında İngiltere’de York Üniversitesi’nde tamamladı. Sonrasına Türkiye’ye dönerek Balıkesir Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Bu görevinde 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2005 yılında Doçent ve 2011 yılında Profesör oldu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından birçok defa yayın teşvik ödülüne layık görüldü. 2012 yılından itibaren TÜBA Asosiye üyesi olan Karagöl, TÜBİTAK’da Sosyal Bilimler Araştırma Grubu’nda (SOBAG) yürütme kurulu üyesi, Yükseköğretim Kurumu’nda (YÖK) Etik Kurulu Üyesi ve Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nda (ÜAK) komisyon üyeliği görevlerinde bulundu. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörlüğü yaptı.  Çok sayıda akademik çalışmalarının yanı sıra, Sabah, Star, Yeni Şafak gazetelerinde ve Anlayış dergisinde güncel ekonomik sorunlara ilişkin makaleler yazdı. Halen, Yeni Şafak’ta haftanın iki günü ekonomik analiz ve değerlendirmelerini kapsayan yazılar kaleme almaktadır. Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl evli ve iki kızı vardır. ” şeklinde tanıtıldı.

Tanıtımın ardından Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, konuşmasına başladı. Karagöl konuşmasının başlangıcında Artvin’e ilk kez geldiğini ve bugüne kadar gelememiş olmasının üzüntüsünü yaşadığını söyledi. Karagöl konuşmasının ilk bölümünde; “ Sayın Valim kıymetli Rektörüm müdürüm ve değerli öğrenci kardeşlerim hepiniz hoş geldiniz. Erzurumluyum Artvin’e ilk defa geliyorum.

Kurumların kapasitelerini ve imkânlarını düşündüğümüzde öğrencilerin şuan ki fırsatları açısından öğrencilerin ne kadar şanslı olduğunu görüyoruz.  Bu tür önemli konularda da KYK’nın üniversitelerde bizlerin sizlerle buluşması gerçekten çok önemli.

Yerli Zihin Milli Sanayi Projesi kapsamında aslında ilk bakışta sanayi için neler yapmak gerekiyor diye sorabilirsiniz? Bugün bulunduğumuz konum itibari ile bulunduğumuz coğrafya itibari ile olup bitenlere baktığımızda gerçekten de tarihi bir andayız. Ya da tarih yeniden yazılıyor.  Ekonomik ya da siyasi güç dengesinin değiştiği bir dönemdeyiz.  Belki de günlerindeyiz ve bu tarihsel günleri birlikte yaşıyoruz. Bu günlerde Türkiye’nin ekonomik anlamda güçlü olması ülkemizin siyasi anlamda geçmiş yıllara baktığımızda ekonomik siyasi açıdan avantajlı olduğunu görmekteyiz. Bu dönemde Türkiye bölgede ekonomik güç olabilmesi için yapması gerekenler var.

Türkiye’nin ekonomik anlamada da güçlü bir ülke olması, rekabet gücünün yüksek olması kişi başı gelirini arttırması zenginleşmesi ve dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmesi gerçekten yol haritasını yerine getirmesi gerekiyor. Bu konuların başında ilk olarak enerjiye bakması gerekiyor. Enerji konusu da Türkiye’nin ekonomik gücünün artmasına, milli gelirini arttırmasına, rekabetini arttırmasına ve ülkenin yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer alması için en önemli alan olarak bakmak gerekiyor. ” şeklinde konuştu.

Karagöl: Enerji Birçok Ülkenin Meselesidir

Karagöl konuşmasının devamında; “Enerji, birçok ülkenin meselesi. Üstelik enerji konusu, sadece enerjinin arz güvenliği boyutuyla değil, uluslararası ilişkilerde siyasi ve ekonomik etkileriyle konuşuluyor. Ülkeler, uluslararası kurumlar, özel sektör gibi farklı aktörlerin yanında, doğal gaz, petrol, LNG, nükleer ve yenilenebilir gibi çeşitli enerji kaynakları da var enerji kapsamında.

Aslında yüzyıldır devam eden, denklem içinde ağırlıklarını korumaya çalışan veya yerini sağlamlaştırmaya çalışan ülkelerin olduğu bir enerji denklemi mevcuttu. Ancak, ekonomik, politik ve coğrafi şartlar enerji denklemini değişmeye zorluyor.

Değişen şartların başında, doğal gazın artan önemi, küresel ekonomik koşullar ve tabi ki enerji kaynakları bakımından yeni ülkelerin denkleme dâhil olmaları.

Yeni enerji denkleminin, yüksek miktarda doğalgaz rezervlerine sahip ülkelerin içine bulunduğu ve Türkiye’yi kuzeyden, doğudan ve güneyden çevreleyen Hazar bölgesi, Ortadoğu ve Akdeniz bölgelerinde kurulacağı açık.

Ancak Hazar, Ortadoğu ve Akdeniz bölgelerinde bulunan ülkeler sahip oldukları kaynakları, uluslararası pazarlara taşımak zorundalar. Bu noktada Türkiye, jeopolitik konumuyla, siyasi ve ekonomik istikrarıyla öne çıkıyor.

Türkiye, petrol ve doğal gaz transferinde arz ve talep eden ülkeler arasında güvenli bir rota çiziyor. Bu rota güvenlikli olmasının yanı sıra, ekonomik de aynı zamanda.

Zaten petrol ve doğal gaz fiyatlarının düşmesiyle geliri azalan enerji arz eden yani tedarikçi ülkeler, bir de transfer için yüksek faturalar ödemek istemiyor. Dolayısıyla, Türkiye ile işbirliği bir tercihten ziyade zorunluluğa dönüşüyor.

Dolayısıyla, yeni yüzyıl için Türkiye’nin dışarıda bırakılamayacağı ve denklemde “sabit değişken” olarak yer alacağı bir denklemin kurulma arifesindeyiz. Fakat bu denklem, geçmişte enerjiyi yönlendiren küresel güçlerin hiç istemedikleri ve fırsat geldikçe engelleyecekleri bir denklem.

Çünkü kurulacak yeni denklem, tüketici ülkeler için enerji arz güvenliğini sağlarken ve tedarikçi, yani enerji arz eden ülkeler için de gelir kaynağı olurken, tek etki alanı bununla sınırlı kalmayacak.

Bölge ülkelerinin siyasi ve ekonomik geleceğinde de etkisini gösterecek. Dış politikadan finans yapısına, yabancı yatırımların yönüne kadar birçok faktör, enerji denklemindeki değişkenlerin denklemi nasıl yönlendirdiklerine göre şekillenecek.

Türkiye’nin son dönemde bu kadar hedefte olmasının başlıca sebeplerinden birisi de bu zaten. Çünkü mesele enerji denkleminin yeniden kurulması değil. Asıl mesele, bu denklemde kimler olacak ve tabi ki bu “kim”ler denklemde ne kadar güçlü olacak?

Enerji oyununun neresindeyiz?

Son dönemlerde Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada jeopolitik konumunun öne çıkması, Türkiye’yi kurulacak denklemin dışında tutma çabaları çok daha hızlandı. Fakat Türkiye, sahip olduğu avantajlar sayesinde yeni enerji denkleminde güçlü bir aday. TANAP, bu gücü sağlayan önemli bir proje.

Hazar, Ortadoğu ve Akdeniz bölgesindeki kaynakları uluslararası pazarlara taşımak için Türkiye’nin öncü olduğu ve TANAP ile somutlaşan Güney Gaz Koridoru, yüzyılın en büyük avantajına sahip ve vazgeçilmez üstünlükleri var.

Diğer taraftan Türkiye, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney rotasında enerji kaynaklarına sahip ülkeler ile tüketici ülkelerin merkezinde yer alıyor.

Geçmişte, Türkiye enerji denkleminde yoktu ya da bu denklemde yer alamadı. Ama dönemin şartları Türkiye’nin enerji denkleminde olabilmesi için fazlasıyla elverişli. Bu yüzden, hem Türkiye için de hem de bölgesel istikrar için, enerji denkleminde yer almak ve bu yerin etki alanını genişletmek zorundadır.

Enerji denklemi, Türkiye’yi “enerjinin ticaret merkezi” hedefine ulaşmayı hızlandıracağı gibi, Türkiye’nin ekonomik yapısı içim olmazsa olmaz konumuna gelen finans merkezi olmasını da kolaylaştıracaktır.

En önemlisi ise, enerji denkleminde güçlü Türkiye karşısında, küresel güçlerin Türkiye’ye operasyon çekme güçleri azalacak. Yani bir denklem, birçok değişkenin gerçek yerini bulmasını sağlayacak.

Türkiye geçmişte enerji konusunda çok önemli sorunlar yaşadı. Türkiye yaşadığı kısa dönemli ekonomik krizler nedeniyle 19 defa IMF anlaşma yapmak zorunda kalmıştır.  15 defa da borç ötelemesi yaşamıştır. Dolayısıyla bu durumun nedenlerine baktığımız da  en önemli nedenlerden birisinin enerji olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz.  Bu enerji nedeniyle Türkiye yıllarca dış açık yaşamıştır. Bu dış açıkların kapatılması konusunda Türkiye birçok kez tedbirler almıştır.

Enerji ithalatının da yüksek olması ekonomik büyümeden vaz geçtik.  2012 de ekonomik büyümeyi yüzde 6 oranında vaz geçtik. 2013 hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin önemli hedefleri var. Bizim gibi ülkelerin gerçekten büyümesi gerekiyor.

Türkiye yıllarca doğal gaz konusunda önemli bir avantajları var. Türkiye yeni dönemde özellikle doğal gaz konusunda koşullar ve coğrafyanın da kendisine vermiş olduğu avantajları göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye enerji faturalarının maliyetlerini düşürme hem de stratejik olarak en önemli ülkeler haline gelebilir.

  1. yüzyılın doğal gaz yüzyılı olduğunu kabul edersek, İran, Rusya, Azerbaycan, Rusya gibi ülkelerinin doğalgazlarını satabilmeleri de ancak Türkiye üzerinden gerçekleşecektir. Ya da uluslararası pazarlara çıkmaları için Türkiye rotasını kullanmaları gerekiyor. Türkiye bu açıdan transit bir ülke konumundadır. Türkiye son yıllarda büyük enerji projeleriyle beraber anılıyor. Bu projeler yalnızca Türkiye için önemli değil. Hem enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler için hem de enerjiyi talep eden ülkeler için hayati ve stratejik öneme sahip.

Türkiye coğrafi konumunun kendisine sağladığı avantajı kullanarak, enerjide merkez ülke olma yolunda başlattığı projeleri somutlaştırıyor. Hal böyle olunca da, enerji arz eden ülkeler Türkiye’ye yönelmeye başladı. Neden mi?

Çünkü Türkiye, enerjinin güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde sağlanmasında ve transferinde, enerji arz ve talep eden ülkeler arasındaki köprü ülke konumunda.

Bölgenin ve dünyanın doğal gaz rezervlerine sahip önemli aktörlerinden Rusya’nın, Azerbaycan’ın, İran’ın, IKBY’nin ve hatta İsrail’in enerjideki hedeflerinden başlıcası, Türkiye pazarına girmek ve Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara ulaşmak.

Azerbaycan’ın TANAP aracılığıyla doğal gazı Türkiye’ye, TAP aracılığıyla da Avrupa’ya taşıma projesi hızla ilerlerken, bu yarıştan geri kalmak istemeyen Rusya da Türk Akımı projesini gündeme getirmişti.

Diğer yandan, İran’ın enerji potansiyelini kullanmak için ne kadar istekli olduğu unutulmamalı. Yaptırımların kalkmasından sonra, uluslararası pazarlara ulaşmak için ciddi bir arayış görüyoruz İran tarafında. Tabii bir de, IKBY var, IKBY dünya petrol rezervlerinde en ön sıralarda yer alıyor ve küresel pazara açılımını sağlayan tek kapı Türkiye.

İsrail ise enerji denklemine dâhil olmak istiyor. Doğu Akdeniz doğal gazının Avrupa’ya taşınmasında kilidi açacak olan ülke Türkiye. İki ülke arasında uzun süredir devam eden siyasi anlaşmazlık, şimdilik olumlu bir sürece girdi. Tam da bu sebeple, İsrail de Türkiye ile yaptığı yeni anlaşmayla aralarındaki siyasi anlaşmazlığı bitirerek, Türkiye aracılığıyla Avrupa pazarına ulaşmayı amaçlıyor.

Enerji denkleminde bağımlı değişken, hatta değişmeyen tek bağımlı değişken ise Avrupa ülkeleri. Avrupa’daki birçok ülkenin enerji tüketiminde yüksek oranda dışa bağımlılığı var. Türkiye ise enerji arz eden ve talep eden ülkeler arasında jeostratejik konumundan dolayı, AB ülkeleri nezdinde önemli ve stratejik ülke konumunda.  AB ülkeleri bu durumdan pek de hazzetmiyor haklı olarak.

Tüm bu koşullar dikkate alındığında görünen o ki, enerji satrancında hamlelere yön verecek olan motivasyon, alınacak-satılacak enerji miktarı değil artık. Asıl belirleyici olan, enerjinin güvenli ve daha az maliyetli taşınmasına imkân veren, enerji projeleri.

Rusya, Türkiye’den Vazgeçemez

Rusya ise, enerji denkleminde asıl aktörlerden birisi. Türkiye’nin de en fazla doğal gaz aldığı Rusya, doğal gaz kaynakları bakımından ciddi bir güce sahip. Ancak, içinde bulunduğumuz dönem enerji kaynaklarına sahip olmanın tek başına yeterli olmadığı bir dönem. Rusya da bunun farkında ki, Türk Akımı projesini gündemde tutuyor.

Uçak krizi sonrasında rafa kaldırılan proje, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya devlet başkanı Putin’in görüşmesinde öncelikli konu olarak masada yerini tekrar aldı.

Rusya yeni dönemde Türkiye ile çok daha yakın işbirliği içerisinde olacaktır. Büyük olasılıkla, AB ülkelerine ve pazarlarına ulaşma konusunda Rusya’nın daha da hırslanacağı bir dönem yaşanacak. Rusya, Türk Akım’ını hayata geçirerek, doğalgaz arz eden tüm aktörlerden önce Türkiye pazarına ulaşma ve Türkiye üzerinden doğalgazı Avrupa’ya taşıma çabasında.

Avrupa ülkelerinin Türk Akım’ına en baştan beri karşı çıkmalarının sebebi ise, Türkiye-Rusya yakınlaşmasını istememeleri ve bu yakınlaşma sonrasında Türkiye’nin enerji denkleminde kilit değişken konumuna yükselmesinden duydukları memnuniyetsizlik.

Avrupa ülkelerinin bu memnuniyetsizliğinin haklılık payı da oldukça yüksek. Çünkü Türkiye, içerdeki ve dışardaki tüm şoklara ve müdahalelere rağmen, siyasi ve ekonomik istikrarını koruyarak enerji merkezi olma hedefine adım adım ilerliyor.

Üstelik Türkiye’nin enerji merkezi olarak kendini konumlandırması sadece Türkiye’yle ilgili değil. Rus doğalgaz şirketi Gazprom’un Başkanı Aleksey Miller de, Türkiye’nin belirlediği enerji merkezi rolünü benimsemişe benziyor.

Miller, Güney Avrupa ülkelerinin gaz talebinde bulunmaları halinde Türkiye’ye başvurmaları gerektiğini söyledi. Bu, tam da bizim açıkça ifade ettiğimiz, ama birçok ülkenin kabul etmediği veya edemediği bir gerçeğin, enerji gücünü elinde bulunduran Rusya tarafından tasdik edilmesi anlamına geliyor.

Bu yüzden tüm aktörler, enerji açısından Türkiye’nin bölgedeki konumunun vazgeçilmezliğini er geç kabul etmek zorunda kalacaklar. ” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl’ün konuşmalarını tamamlamasından sonra soru cevap bölümüne geçti. Programı takip eden izleyicilerin sorularını yanıtlayan Karagöl, bu şekilde programı tamamladı.

Kocatepe’den teşekkür

Daha sonra plaket vermek üzere sahneye çıkan Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, Artvin’deki programa katılarak bilgilerini Artvinlilerle paylaşan Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl’e teşekkür etti. Başkan Kocatepe, bu esnada yaptığı konuşmada; “ Hayatımız hep milli ifadeleri dinlemekle geçti. Şunu gördük ki Türkiye hükümet olmaktan devlet olmaya yani oyuncu olmaktan oyun kurucu olmaya başladığından beri yerli zihin milli sanayi ürünleri de arkasından gelecek. Hocamıza çok teşekkür ediyorum. ” diye konuştu.

Program sonunda Vali Yardımcısı Ertuğrul Örnek ve Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe konuşmacıya hediye takdim ederek teşekkür etti.

HAYATİ AKBAŞ

 

1-2 1-3 1-4 1-5 1-6