AHMET BİBER: SULARIMIZ VE ORMANLARIMIZ DA ELDEN GİDİYOR!
CHP Artvin İl Başkanı Ahmet Biber, su ve ormanların özelleştirme kapsamına girdiğini belirterek konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hayati Akbaş
ARTVİN-CHP Artvin İl Başkanı Ahmet Biber, su ve ormanların özelleştirme kapsamına girdiğini belirterek konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP İl Başkanı Ahmet Biber açıklamasına; “Maalesef su ve ormanlar da özelleştirme kapsamına giriyor. Devletin suyunu özel şirketler dağıtacak. Ormanlar artık dikili olarak hammadde fiyatına satılacak. Bu da alıştıra alıştıra yöntemiyle yapılan bir özelleştirme metodu. Bunun yavaş yavaş leğen içindeki kurbağaların ısıtılarak alıştırılan özelleştirme olduğunu belirten muhalefet ısrarlı itirazlarına rağmen kısmen değiştirilerek kabul edildi. HES projeleri içerisinde yer alan ve üzerinde en çok tartışılan “suyun kullanım Hakkı” işte burada devreye giriyor. Artık derelerden su alıp sulama yapacaklar veya başka amaçlar için suyu kullanacaklar önce HES şirketlerinden izin alacak ve bedelini ödeyecek. Türkiye’de satılmadık dere kalmadığına göre düzenlemeler bunlar için yapılıyor demektir” diyerek başladı.
Konuyla İlgili bir açıklama yapan CHP Artvin İl Başkanı Ahmet Biber, bu yasa tasarısına tepki gösterdi. Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in konuyla ilgili açıklamalarını da paylaşan Başkan Biber,”Hükümet artık el de ne var ne yoksa satıyor. Şeker fabrikalarından sonra ormanlarımızı, sularımızı da satıyor. Bugüne kadar özelleşen değerlerimizin başına neler geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu bağlamda Artvin orman ve su bakımından en çok dikkat çeken il olduğu için Orman Ve Su İşleri Bakanı Sayın Eroğlu, sık sık Artvin’e geliyor ve her defasında Artvin’i çok sevdiğini söylüyor. Sayın bakan bizi değil, ormanlarımızı, derelerimizi seviyor. HES şirketleri enerji için geldiklerini söylüyor. Ama su kullanım hakkı onlar da. Şimdi bu yasa ile suyun kullanımını dağıtımını bu şirketler yapacak. Bizim HES projelerine karşı çıkarken en önemli gerekçelerimizden birisi de bu madde idi.
Bakın CHP ve MHP böyle bir dönemde aynı hassasiyetle buna karşı çıkıyorsa sıkıntı büyük demektir. Çünkü MHP şu an iktidarın sözcülüğünü yaparken bile, iktidara toz kondurmazken bile buna itiraz ediyorsa CHP’nin bu konudaki politikalarının ne kadar haklı ve doğru olduğunu gösteriyor.
Artvin’i HES projeleriyle boğup derelerimizi, vadilerimizi mahvettiler. Meydancık Vadisi, Borçka Otingo Vadisi, Klaskür Vadisi, Murgul-Kabarcet Vadisi, Şavşat Vadisi, Yusufeli, Arhavi- Kamilet Vadisi maalesef büyük zarar gördü. HES girmeyen tek ilçe olan Ardanuç’a da giriyorlar. HES girmeyen bir yer kalsın diyoruz. Ardanuç Belediye Başkanımız Yıldırım Demir olsun, Derelerin kardeşliği ve yerel basınımız bu konuda çok duyarlı.
Bu arada geçen yıllar içinde 105 HES iptal edildi diye beyanat verildi. Bu açıklamayı Adalet Ve Kalkınma Partisi Artvin Milletvekili İsrafil Kışla yapmıştı. Ama iptal edilen HES’lerin hangileri olduğu adları, yerleri söylenmedi. Bu kadar ısrarın ardında yatan gerçek ise suların özelleşmesi, su kullanım haklarının şirketlere devredilmesinden başka bir şey değildir. HES’ler ise bu işin kılıfıdır”dedi.
Bu Yasa Tasarısı İle Ormanlar Da Su Da Elden Gidiyor!
Biber açıklamasının devamında; “Kamuya ait su kaynaklarının, özel şirketlere satılmasını öngören düzenleme, CHP ve MHP’nin ısrarlı itirazlarına rağmen kısmen değiştirilerek kabul edildi.
Komisyonda yapılan değişikliklere göre, sulama amaçlı su kaynakları özel şirketlere tahsis edilmeyecek, ancak suyun dağıtımı ‘hizmet alımı’ yöntemiyle özelleştirilecek. Şirketler, suyun parasını milyonlarca çiftçiden toplayacak. Ödemeyenin tarımsal desteği kesilecek. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, çiftçiden su parası alınacak olmasına yönelik sert eleştiriler üzerine, “Su bedeli almıyoruz, su kullanım hizmet bedeli alıyoruz” dedi. Eroğlu’nun bu sözleri her zammın ardından bakanların “zam” yerine “güncelleme” kelimesini kullanmalarını hatırlattı.
Ormanlardaki dikili ağaçların satılması ile su kaynaklarının özelleştirilmesini öngören yasa tasarısı uzun bir aradan sonra Meclis Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda yeniden görüşülmeye başlandı. Tasarıdaki su kaynaklarının özel sektöre satılmasını öngören 8’inci maddesi, komisyonun CHP ve MHP’li üyeleri ile Meclis’e gelen çiftçilerin tepkisiyle karşılaşmış, bunun üzerine tasarının görüşmelerine ara verilmişti. Yeniden başlayan görüşmelerde su kaynaklarının gerçek ve tüzel kişilere satılmasını düzenleyen cümle madde metninden çıkarıldı. Ancak bu sefer de tarımsal sulama suyunun tıpkı elektrikte olduğu gibi özel sektör eliyle dağıtımının önü açıldı.
Kelime Oyunu
Bu düzenleme, aynı madde içerisinde yer alan geçici 11 ve 12’nci maddelerde adeta “kelime oyunu” ile gerçekleştirildi. Buna göre, DSİ tarımsal sulamanın işletmesini isterse özel veya tüzel kişilere ihaleyle verebilecek. Özel şirketler suyun çiftçiye dağıtımını yapıp su parasını tahsil edecek. Su parasını ödemeyen çiftçilerin tarımsal destek ödemeleri şirketlerin isteği üzerine kaynağından kesilecek. Sulama tesisleri DSİ tarafından hizmet alımı yöntemiyle de şirketlere işlettirilebilecek.
Komisyonda soruları yanıtlayan Orman Bakanı Eroğlu, sulama suyunun çiftçiye parayla satılmasına yönelik eleştirileri ilginç ifadelerle açıkladı. Çiftçiden su bedeli almadıklarını iddia eden Bakan Eroğlu, “Su bedeli almıyoruz, su kullanım hizmet bedeli alıyoruz. Hizmet bedeli bu. Bakım işletme ve benzeri bedelleri kastediyoruz. Yoksa su bedeli değil, hizmet bedeli” dedi.
Yeni Yasa Tasarısıyla Birlikte Ormanlardaki Canlı Ağaçlar İhale Yoluyla Satılabilecek.
Gelir elde etmek için devletin elinde ne var ne yok özelleştirip satış rekorları kıran iktidar, ormandaki dikili ağaçların da satılması için yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Meclis’e sunulan yeni tasarıya göre, devlet artık ormandaki ihtiyaç fazlası ağaçları kesip kütük haline getirmek yerine, canlı ağaçları doğrudan ihaleyle satacak. Tasarıyla ayrıca parasını ödeyen herkese izin almaya bile gerek duymadan orman içinde ağaçla ilgili tesis kurma yetkisi veriliyor. Başbakan Binali Yıldırım imzasını taşıyan, “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Meclis’e sunuldu. Tarım Bakanlığı’nın uzmanlık alanına giren arazi toplulaştırması işlemlerinin DSİ’ye devredilmesini de öngören torba tasarıda özellikle ormanlar ve çevreye yönelik yeni bir talan furyası başlatabilecek kritik maddeler yer alıyor.
Hapis Cezası Bulunuyordu
Mevcut Orman Kanunu’na göre, devlet ormanlarından dikili yaş ağaçları kesmek ya da kökünden sökmek yasak. Hatta bu yasak kuru ağaçlarla orman içine dökülmüş palamut ve kozalaklarla orman çiçeklerini dahi kapsıyor. Dikili yaş ağacı, kurumuş ağacı ya da kozalak ve benzeri orman varlığını kesmenin, sökmenin ya da ormandan götürmenin cezası ise 3 aydan 5 yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılıyor. Devlet ömrünü tamamlamış dikili ağaçlarla kuru ağaçları sadece kendisi kesip satışa çıkarabiliyor.
Hükümet torba tasarının 13’üncü maddesiyle ilk kez devlet ormanlarındaki dikili yaş ağaçların kişi veya şirketlere parayla satılmasının önünü açıyor. Orman Kanununun 30’uncu maddesinde yapılması öngörülen değişikle devlet ormanı içerisindeki dikili ağaçlar artık tıpkı kütük haline getirilmiş odun gibi satılabilir ‘orman ürünü’ sayılacak.
Sözcü gazetesinden Erdoğan Süzer’in haberine göre mevcut yasada ise dikili ağaçlar satışa konu orman ürünü kabul edilmiyor. Tasarının yasalaşması halinde devlet ormanı içerisindeki dikili yaş ağaçlar da artık açık artırma yoluyla parayı en çok veren kişi veya şirketlere satılacak. Bununla beraber, dikili ağaçlar gerektiği hallerde açık artırmaya bile sokulmadan isteyen yatırımcılara tahsis edilip satılabilecek.
Maddenin gerekçesinde, dikili yaş ağaçların orman ürünü kabul edilip satılmasına karar verilmesinde şirketlerden gelen talebin etkili olması dikkat çekti. Ağaçların dikili halde ve orman içinde satılmasının, orman ürünlerinin en iyi standartla üretilerek kullanım alanlarına en kısa sürede kaliteli ve taze olarak ulaştırılmasını sağlayacağı belirtilen gerekçede, bu sayede ekonomik olmayan kesim, sürütme, istifleme, taşıma ve depolama işlemlerinden kaynaklanan yüksek maliyetin de önleneceği belirtildi. Gerekçede dikili ağaçların ileriye dönük çok yıllı satılması kararının da, şirketlerin ileriye yönelik programlarını yapabilmeleri ve hammadde garantisi verilebilmesi için alındığı belirtildi” ifadelerine yer verdi.