AnasayfaArtvin'den Haberler4. ULUSAL TAŞKIN SEMPOZYUMU SONA ERDİ

4. ULUSAL TAŞKIN SEMPOZYUMU SONA ERDİ

4. ULUSAL TAŞKIN SEMPOZYUMU SONA ERDİ

1-1

  1. Ulusal Taşkın Sempozyumu’nda konuşan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, sel ve heyelanların önlenmesi için önceden harcanacak paranın, felaketten sonra harcanacak paradan az olduğunu söyledi.

 

 RİZE-Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 4.’sü Rize’de düzenlenen Ulusal Taşkın Sempozyumu bugün sona erdi. Kapanış toplantısında konuşan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, iklimsel değişikliklerin sel ve heyelanları tetiklediğini belirterek, “Son zamanlarda iklim değişikliğinin getirdiği meselelerde var. Yağış rejiminde önemli değişiklikler var. Bir yılda yağması gereken yağmurun bazen 24 saatte yağdığını görüyoruz. Rize’de bir bölgede 250 kilometrekareye yağış düştü. Bu yağış Konya’ya bir yılda düşüyor. Bu konuda çok ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu konuda ben Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak beyfendiye gönülden teşekkür ediyorum. Kendisi ‘Bunları bölük pörçük yapmayalım, alınacak tedbirleri topluca yapalım, bir koordinasyon yapalım’ dedi. Burada sadece biz değil AFAD başta olmak üzere tüm kurumlar ve birimleri, bir eylem planı yapılması, sadece dere değil havza esasında çalışma yapılmasını teklif etti. Gerçekten yapılması gereken de buydu” şeklinde konuştu.

Tüm havza için bir eylem planı hazırlanacak”

Bakan Veysel Eroğlu, bundan sonra artık tüm çalışmaların bir dere veya dere parçası ile alakalı alınmayacağını havzanın bütünü ile alakalı tedbirlerin toptan alınacağını ve bir eylem planı hazırlanacağını söyledi. “Bu artık bir zaruret haline geldi” diyen Eroğlu “Olması gereken buydu. Esasen bu derelerdeki taşkınlara baktığımız zaman sebepler belli. Aşırı ve anlık yağışlar. Bu konuda yapabileceğimi bir şey yok. Ama meteoroloji küçük havzaları dikkate alarak bazı tedbirler geliştirebilir. Riskli bölgeleri belirtebilir. Dereler işgal ediliyor. Yanlış yapılan imarlar, köprüler, menfezler ve yollar. Bunlar bir vaka. Derelerden kaçak kum ,çakıl alınması gibi, derelerde çöplerin ve harfiyatların bırakılması gerçekten felaketlere sebep olmaktadır. Bir tarihte Samsun’da arazide gezerken baktım ki Yılanlı Vadisi’nde çöp dağları oluşmuş. ‘Bunları derhal kaldırın’ dedim. Kuvvetli yağışta çöplerin tüm Samsun’u kaplayacağını söyledim. ’30 yıldır burada çöp yığılıyor, nasıl kaldırılır’ dediler. Çöplerin önünde bir baraj yaptık. Ardından metrekareye 220 kilo yağış düştüğünde bizim yaptığımız baraj olmasaydı büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktık. Derelerde yanlış imalatlar var. Dereleri işgal ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın bir sözü va; ‘Dere eninde sonunda yatağını bulur.’ Biz derelerde ıslah yaparken bin yılı hesap ederek planlamalar yapıyoruz. Vatandaşımız bunu yanlış anlıyor…Biz 500 yılda tekerrür eden olaylara yönelik hareket ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Dere ıslahları hayranlık uyandırmalı”

Yıllardan beri DSİ’nin dere ıslahı gerçekleştirdiğini hatırlatan Eroğlu “3 bin 400 dere ıslahını DSİ yaptı. Bu dere ıslahı yapılmasa pek çok yerde toprak su altında kalıyor, ekilemiyor. Felakete sebep oluyor, ürün kaybı da oluyor. 4.5 milyon dekar araziyi taşkınlardan kurtaracak çalışmalar yaptık. Bizim 3 E prensibimiz vardı. ‘Ekonomik, emniyetli ve estetik olsun’ diyorduk. Şuanda dere ıslahlarında son derece zarif olması lazım. Estetiği ön plana alıyoruz. Mesela Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Solaklı Vadisi. Muhteşem bir şekilde yaptık ve bundan böyle bütün dereleri böyle yapıyoruz. Tüm derelerin şehirlerde gerdanlık gibi olması lazım. Tüm DSİ personeli burada. Şu talimatı veriyorum. Dereler kesinlikle zarif ve estetik olacak. Uydurma çalışmalar yapılmadan ne kadar güzel olmuş denilen, hayranlıkla seyredilen çalışmalar yapacağız. Ucuz etin yahnisi kara olur diye bir atasözü var, dolayısıyla ucuz derenin görüntüsü de berbat olur diyorum. Bütün arkadaşlarımdan derelerin şehrin gerdanlığı olacak şekilde yapılmasını istiyorum” diye konuştu.

“Derelerde yapılan büyük yanlışlıklar var” diyen Eroğlu “Taşkın olunca hemen masrafa bakıyoruz. Mesela burada bir taşlı dere vardır. Selde taşlar öyle bir iner ki bilmeyenler görüntüsünden korkar. Yıllarda bu taşlı derede taşlar gelmiş, alt havzada bu taşlar kenara alınmış. Üst havzaya çıktınız mı sorduk, çıkmadıklarını hayretle gördük. Çıktık menbaaya baktık. Bir vatandaş tüm mühendislere muhteşem bir ders verdi. ‘Siz aşağıda uğraşıp duruyorsunuz. Şurayı çözeceksiniz’ dedi. Balık baştan tutulur. Yağan yağmur eğer yukarı havzada tutulamazsa aşağı havzada sel haline gelir. Dolayısıyla yağan yağmurun akış yüzdesini azaltmamız gerekir.

Bunun için ne yapmamız lazım. Bunu da Rize’den başlattık. Pilot havzalar seçerek kontrol eylem planı hazırladık. Bu eylem planlarında kim, neyi, ne zaman yapacak, teker teker belirlenecek, bunun kontrolünü de Sayın Başbakan Yardımcım ve ben bizzat yapacağız. Ben şunu öğrendim 7T prensibinden birisi Takvim. Takvimi yapılmayan iş neticelenmiyor. Diğeri i se takip. Takip edilmezse o işte ilerlemiyor” dedi.

“Ateş düştüğü yeri yakıyor”

Sel ve heyelanlarda yaşanan can kayıplarına dikkat çeken Bakan Veysel Eroğlu, şunları söyledi:
“Artık bir takım afetler bize büyük sıkıntı veriyor. Ateş düştüğü yeri yakar. Hayatlarını kaybeden insanları görünce büyük üzüntü duyuyoruz. Derelerin çoğunu ıslah ettik. Çoğu felaketlerin dere ıslahından değil heyelandan kaynaklandığını fark ettik. Sizlerden şunu rica ediyorum. Heyelan dere taşkınlarının çok önüne geçti. Bir heyelan sempozyumu yaptık. Artık heyelanla ilgili tedbirlerin alınması gerekir. Yanlış yol yapılıyor. Köklü ağaçlar yerine köksüz ağaç toprak kayıyor, neticesinde toprak kayıyor. Bunu önlemek çok zor. Hopa’da ölen vatandaşlarımızın sebebi heyelanlardı. Heyelanlar ile ilgili de tedbir alınması gerekir. Her kuruma vazife düşüyor. Bitki örtüsünün değişmemesi, yol yapılırken heyelan riskinin dikkate alınması. Yapılan köprü, menfezlerin fen ve sanat kaidelerine uygun yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bunları yapmazsak bu afetlerle karşılaşırız. Heyelan olunca vatandaşın zararını gidermek için büyük masraflar yapıyoruz. Bu yıl sel ve heyelan önce alınacak tedbir için harcanacak para, felaket sonrası harcanacak paradan çok daha düşük. Felaket sonrası masraf yapmak yerine, hele can kaybının bedelini takdir etmek mümkün değil. Bu yüzden felaket gelmeden önce tüm tedbirleri alalım. Maliyetli gibi görünse de bu maliyet felaketten sonra ki maliyetten çok daha düşük oluyor. Bunu son zararlarda kaldığımız paralar ile gördük. Sizden talebimiz daha önce tedbir alarak bununla ilgili çalışma yapılması.”

“Peşin Peşin Ödeyelim Yiğitlik bizde kalsın”


             Bakan Veysel Eroğlu, bölgede görev yapan belediye başkanlarına da seslenerek “Biz elimizden geleni yapacağız. (Trabzon) Büyükşehir Belediye Başkanım, Rize Belediye Başkanım sizlerden isteğimiz dere yataklarındaki işgallerin kamulaştırılmalarının yapılması, bu çok önemli. Buna çare bulduğumuz zaman bu iş tamamdır. Kaldıracağız yani başka çaresi yok. Dere yataklarının mutlaka ayrılması lazım. Belediyeler kendi imkânları ile yapsın. Bunu eğer bu şekilde ödemezsek zaten onların zararlarını tanzim etmek için o parayı ödeyeceksiniz. Peşin peşin ödeyelim yiğitlik bizde kalsın. (Meteoroloji Genel Müdürü’ne hitaben) Yeni otomatik ölçüm istasyonları kuracaksınız. Rize değil sadece, Rize’deki herhangi bir havzadaki durumu söyleyeceksin bize. Çok ileri bir bilgi sistemi kuracaksınız, buna göre bilgi vereceksiniz bize. Meteorolojiye bu konuda talimat verdik. Zaten bu konuda meteoroloji çok ileri bir sistem kurdu. Heyelan önleme projelerini AFAD ile birlikte projeler yapılacak, belediyeler ve diğer kurular birlikte üniversitelerin katkısı ile birlikte çözeceğiz. Kamulaştırma için kaynaklar yapılacak. Birde mahalle yolları var. Herkes bir yere bir ev konduruyor. Sonra bizleri de arıyorlar. Ben birkaç ev için Trabzon Büyükşehir Belediye başkanını ne kadar rahatsız ettiğimi biliyorum. Yolların heyelanları tetiklemeyecek şekilde yapılması gerekiyor” diye konuştu.

“Özel İdare’ye ait köprüleri DSİ yapsın” 

Konuşmasının son bölümünde “Özel İdare’ye ait tüm köprüleri DSİ yapsın” çağrısında bulunan Bakan Eroğlu, “Ama ana yollardaki köprüler varsa onu Karayolları yapsın. Bütün DSİ Bölge Müdürleri Özel İdarelere ait köprüleri siz yapıyorsunuz. Yanlış yapılan köprüler varsa onları yıkın, yenilerini siz yapın. Sadece su geçmiyor arkadaşlar köprülerin altından, kökünden sökülmüş ağaç, buzdolabı, yatak, yorgan geliyor, köprünün altından. Dolayısıyla köprülerin menfezlerini uygun şekilde inşa edin, sadece su geçmiyor. Karayolları zaten su geçmeyecek şekilde planlıyor. Karadeniz’de köprüler boşuna kemer şeklinde yapılmamış. Bunu dikkate alacaksınız. Devletin dili yazı dilidir. Şifai olmaz. Giresun’da hezeyan oldu. Orada yanlış yapılan bir belediyenin köprüsü var. Şube müdürüne sordum ‘neden bildirmedin belediyeye’, ‘bildirdim’ dedi. ‘Nasıl bildirdin’ dedim, şifahen. Şifahen bildirim olmaz, belediye zaten kabul etmedi ‘benim haberim yok’ dedi. Dolayısıyla yazı diliyle bildireceğiz” dedi.
Başbakan yardımcısı Veysi Kaynak ise konuşmasında doğaya kafa tutulamayacağını dile getirdi. Kaynak “Karadeniz Bölgesi afet olaylarından zarar gören yapı oranı yüzde 17. Bu bölgede 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette. Bu sebeple sadece 5,5 yılda yapılan harcamaların miktarı 1 milyar 25 milyon. Tabiat ile bilek güreşi yapılmaz. Tabiat kurallarına karşı asla kimse kabadayılık yapamaz. Bu tabiat Allah’ın bize lütfudur” dedi.

hayati akbaş

1-2 1-3 1-4